Genel,  Gezmeler

Cottbus mu, o ne?

Bir başka insanlar ikiye ayrılır infografiği de benden gelsin o zaman.

  1. “Cottbus mu orası neresi hiç duymadım!”
  2. “Aa Energie Cottbus”
image
Merkel ablamız bile Energie Cottbus’lu lütfen biraz saygı……

Bir kişi de çıkmaz ki Cottbus şehri var evet güzel yer ya falan desin! (yazar burada Erasmus öncesi ‘gideceğim şehri bir araştırayım’ dönemindeki çıldırışlarını hatırladı)

Burada bir uyarı yapalım: Uzun bir yazı olacak, çayınızı/kahvenizi hazırlayın başlıyoruz.

Efendim Almanya’nın Brandenburg eyaletinin Potsdam’dan sonra 2. büyük şehri olan Cottbus; ki kendisi topu topu 100.000 nüfuslu; şirin güzel bir şehir. Spree nehri etrafında yapılanmasının en büyük artısı, odanızdan çıkıp 5dk içerisinde yeşillikler içinde nehir kenarında yürüyüş yapma imkanına sahip olmak. Ben yürürüm, yürümeyi çok severim derseniz az sonra daha detaylı da anlatacağım Branitzer Park’a gidip yeşille huzur bulabilirsiniz. Bununla birlikte şehir merkezindeki Altmarkt’ı saymazsak öyle çok güzel bir şehir yapısı yok. Zaten eski bir Doğu Alman şehri olmasının etkilerini hala çirkin toplu konutvari mimarisinde görebiliyoruz.

karte-cottbus-168704
(source)

Bu noktada bir başka konuya değinmek istiyorum, oldu da şehri araştırırken ekşisözlük’e falan girdiniz ve “amanın nazi şehri orası” tarzı yorumları gördünüz, korkmayın ben korktum yok öyle bir şey! Yani eski bir doğu alman şehri olması ister istemez bu görüşteki insanların varlığını da beraberinde getiriyor haliyle ama bunun bir getirisi olarak da partilerde/sokaklarda en çok “anti-nazi” afişi gördüğüm şehir de kendisi. Yani uzun lafın kısası korkulacak bir durum yok, 5 ay kaldığım süre boyunca ne benim ne de bir arkadaşımın bu konuda başına bir şey geldi.

Aklıma gelmişken bir başka ilginç bilgi paylaşayım, Cottbus’un da içinde bulunduğu Lusatia bölgesinde Sorblar yaşıyorlar imiş Almanlardan önce, Slavik bir ırk diye kalmış aklımda. Hala bu ırka mensup olup bölgede yaşayan insanlar mevcut, bu nedenle de Cottbus’taki tüm tabelalar Almanca ve Sorbca olmak üzere çift dilli.

istasyon
bkz. Cottbus / Chosebuz

Ulaşım

Eğitim, Erasmus veya pek ihtimal vermiyorum da oldu ki gezme amaçlı; tabii ki bu kararınızı yargılamıyorum; geleceksiniz Cottbus’a ama nasıl?

İlk opsiyon Berlin üzerinden gelmek.

Trenle yaklaşık 1 saat 20dk sürüyor ve her saat tren var; otobüsle de aşağı yukarı aynı sürüyor ama bu rotada çalışan tek firma PostBus – evet posta şirketinin otobüsü, çok zekice değil mi? – ve saatleri tren kadar sık değil. Trene binin, rota da güzel, tren yolculuğu da güzel şey, gerçekten bak! Burada hemen size bir kıyak yapıyorum, oldu ki gezmeye geliyorsunuz ve aynı gün Berlin’e geri döneceksiniz – zaten gezmeye geliyorsanız aynı gün dönün bence kalmaya gerek yok diye düşünüyorum – 5 kişiye kadar olan Brandenburg-Berlin grup biletini alın. Gidiş-dönüş tren yolculuğunuzla birlikte Berlin ve Cottbus’taki toplu ulaşımınızı karşılayacak ve çok daha hesaplı olacaktır. Bilgi vermesi açısından 2017 Ocak fiyatları üzerinden karşılaştırma yapıyorum:

Berlin-Cottbus arası tren bileti 14.50€, gidiş dönüş 29€, ekstra olarak Berlin ve Cottbus için ulaşım bileti alacaksınız ve bu yalnızca 1 kişi için ödenecek tutar.

Brandenburg-Berlin-Ticket ile sabah 9 gece 3 arasında tüm Brandenburg eyaletinde ve Berlin’de kullanabileceğiniz bilet 29€ ve bu bilet 5 kişiye kadar kullanılabiliyor, iki kişi bile olsanız yarı yarıya kardasınız yani.

Bir diğer olasılık ise Dresden üzerinden gelmek.

Bu durumda eyalet dışından geleceğimiz için tren bileti daha pahalı olacak. Bir de eskiden direkt tren vardı sanırım kaldırılmış o, aktarma gerekiyor. Gezmeye geliyorsanız sıkıntı değil ama uzun süre kalmak için geliyorsanız eşyaları indir bindir zor olabilir aklınızda bulunsun. Az önce bahsettiğim eyalet içi biletin eyalet dışı versiyonu da var, haliyle biraz daha pahalı. Quer-Durchs-Land-Ticket ile ilk kişi 44€, ardından eklenen her kişi için de 8€ ödeyerek grup seyahatinizi daha hesaplı hale getirebilirsiniz.

Bununla birlikte şimdi tekrar araştırırken gördüğüm Regio120-Ticket ile 15€ ödeyerek 120kmye kadar tren yolculuğu yapabiliyormuşsunuz. Linki buraya bırakıyorum, geçerli olduğu hatları sayfadaki “Geltungsbereich” bağlantısından indireceğiniz listeden kontrol edebilirsiniz.

odeg

Cottbus – Berlin arasında seferleri yürüten ODEG (Ost-Deutsche Eisenbahn GmbH) bu bilete dahil değil fakat planınız illa bu bileti kullanarak Cottbus sonrası örneğin Dresden’e kadar gitmek ise; direkt tren yerine aktarmalarla bu bileti değerlendirebiliyor musunuz kontrol etmekte fayda var.

Yani diyeceğim o ki; öncelikle Deutsche Bahn sitesine girip aramaya şehirleri yazıp direkt bilet almak yerine, sunduğu avantajlı biletleri kontrol etmekte fayda var. Bir de diğer Avrupa şehirlerini bilemem ama Almanya’da 4-5 kişi seyahat etmek tren yolculuklarını grup biletleriyle çok ucuza yapmanızı sağlayacak.

Hazır bu konudan bahsetmişken daha önce yazdığım Avrupa’da ulaşım konulu yazıya da göz atın bence, atın atın güzel yazı o da.

Ulaşım konusunda çenem düşmüş bir dünya yazmışım, geçiyorum hemen.

Cottbus’ta Neler Yapılır?

altmarkt

Altmarkt

Her Avrupa şehrinde olduğu gibi Cottbus’un da şirin mi şirin bir Altmarkt meydanı ve alışveriş caddesi var. Bu meydandaki cafeler, restoranlarda oturmak oldukça keyifli ve şehir küçük sizde merkezde olduğunuz için tanıdık birileriyle karşılaşmak için gitmeniz gereken yer tam olarak burası.

piramit

Branitzer Park

Zaten yeşil olan şehrin içindeki yemyeşil park kendisi, içinde ufak bir tur atan Parkeisenbahn treniyle de dolaşabilirsiniz ama doğada yürümek kadar güzeli var mı? Sandviçinizi alıp çimlerin üzerinde piknik de yapabilirsiniz, Almanların garip çocuk parklarındaki oyuncakları çözmeye de çalışabilirsiniz. Beklenmedik şekilde yeşil bir alanın veya bir gölün ortasında karşınıza bir piramit çıkarsa şaşırmayın, park içinde birkaç tane böyle piramit var.

branitzer

Schloss Branitz

Branitzerpark içinde yer alan, Fürsten Pückler tarafından kullanılmış bir saray kendisi. Aynı zamanda içi de gezilebiliyor(muş). Ama saray göreceğim heyecanıyla gittiyseniz parka biraz hayal kırıklığı yaratabilir, güzel ama abartısız bir saray kendisi.

park

Goethepark

Yine bir doğa içinde yürümeli konseptle karşınızdayım. Ama bu sefer kırmızı tuğlalı bir elektrik santrali binası ve Cottbus’un en eski yerleşim bölgesi de tur bölgemizde, hadi yine iyisiniz. (Fotoğraflar içinde kaybolup yine de aradığı fotoğrafları bir türlü bulamayan Almira bir köşeye kıvrıldı ağlıyor şu an)

ikmz

IKMZ (Informations-, Kommunikations- und Medienzentrum)

Brandenburg Teknik Üniversitesi’nin kütüphanesi aslında kendisi. Dışarıdan oldukça dikkat çekici bir yapı, içerisi ise rengarenk. Bir kütüphane için aklınıza gelebilecek en renkliden daha renkli; bkz fuşyalar fıstık yeşillleri. Öğrenci kartı gerekmeksizin girebiliyorsunuz, normalde çantalarınızı dolaplara bırakmanız gerekiyor fakat onlar için kart gerekiyor bu nedenle mümkün olduğu kadar az eşya/çantayla gelirseniz problem olmaz.

Bunlar dışında şehirde gezerken görebileceğiniz yerler;

Staatstheater Cottbus (Önündeki küçük parkta da oturup dinlenebilirsiniz.)

Blechen Carre (AVM kendisi ama Cottbus turistik noktalar arasında nedense yer alıyor.)

Spremberger Turm (Altmarkt’ta gezerken görmemeniz mümkün değil)

Sinagog (Yine Altmarkt’ta yer alan alışveriş caddesinin tam ortasında yer alan güzel yapı. İlginçtir bir Alman şehrinde şehrin tam merkezindeki dini yapının sinagog olması.)

Oberkirche (Altmarkt meydanından nehir tarafına azıcık ilerlediğinizde karşınıza çıkacak)

Planetarium Cottbus (İçine girmedim hiç ama ilginizi çekiyorsa Carl-Blechen-Park içinden Ludwig-Leichhardt-Allee’yi takip ederek doğa içinde güzel bir yürüyüşle ulaşabilirsiniz.)

Stadion der Freundschaft (Energie Cottbus takımının stadı, Planetarium Cottbus’a kadar geldiyseniz üst geçitten karşıya geçip stadı da görebilirsiniz. Küçük şehir olmasının etkisi ve genel Alman futbolseverliği birleşince, Cottbuslular da haliyle sıkı Energie Cottbus taraftarı)

Tierpark (Hayvanat bahçelerini sevmiyoruz malum, ama oldu da gitmek isterseniz Branitzerpark’ın yanında)

Genel olarak bir rota planlamak isterseniz; Bahnhof’tan BTU’ya Bahnhofstr. veya Wernerstr.yi takip ederek çıkabilir kütüphaneyi ve okulu görebilirsiniz. Ardından Altmarkt’a inip bu bölgeyi gezebilir, kahve/yemek molası verebilirsiniz. Altmarkt’tan Goethe-Park ve Carl-Blechen-Park’a geçebilir, daha sonra park içinden yürüyüşe devam ederek Planetarium ve stadyuma devam edebilirsiniz. Stadyumdan devam ettiğinizde yine doğanın içinde yürüyerek Branitzerpark’a yürüyebilirsiniz. Branitzerpark içerisinde Schloss Branitz’i ve piramitleri görebilirsiniz. Ama baştan uyarmalıyım, bu rota kısa bir rota değil. Toplu taşıma da kullanmak isteyebilirsiniz, en azından örneğin tren garından okula çıkmak için otobüs kullanmak oldukça mantıklı olacaktır. Otobüs/tramvay seferlerini takip etmek için bvg veya deutschebahn uygulamalarını kullanabilirsiniz. Google’ın haritalar uygulaması da toplu taşıma araçlarının ve trenlerin saatlerini doğru bir şekilde veriyor, ben onu kullanıyordum.

gol

Sachsendorfer Badesee

Bu adresi özellikle Cottbus’a uzun süreli gelecekler için yazıyorum. Evet Almanya soğuk bir ülke ama geçtiğimiz günlerde gördüğüm bir istatistiğe göre Brandenburg eyaleti Almanya’da en çok güneş ışığı alan bölge imiş. Ben istatistikleri bilmem ama Cottbus’ta bulunduğum süre içerisinde 36-37 dereceleri gördüm arkadaşlar. E bu ülkede Hamburg’u falan saymazsak deniz de yok, sıcakta ne yapacağız? Tam bu noktada göller imdadınıza yetişiyor. Gölde yüzmek yorucu ama keyifli, göl kenarında keyif yapmak ise paha biçilemez! Cottbus’ta kum plaja sahip iki göl var tercih edebileceğiniz: Madlower Badesee ve Sachsendorfer Badesee. Madlower şehir merkezine biraz daha yakın, daha sakin ama bana sorarsanız Sachsendorfer’in plajı ve suyu daha güzel.

Eh gezdik dolaştık, peki ne yemeli ne içmeli?

Şimdi beklemeyin ki Alman yemeği yapan klasik restoranlar önereceğim, üzgünüm.

eiscafe

American Diner: Altmarkt’ta bulunan, Hamburgerleri lezzetli, ayarı tutturulmuş muzlu weissbier (mit bananensaft) içebileceğiniz Amerikan konseptli güzel bir mekan.

Burgerbüro: Altmarkt’ın yan sokaklarından birinde bulunan bu burgercide daha uygun fiyata ama hala çok güzel burgerler yiyebilirsiniz.

Sushi Bar Sakana: Yine Altmarkt’ta bulunan uygun fiyata güzel sushi yiyebileceğiniz mekan, eskiden garsonu biraz suratsızdı hala o mu var bilmiyorum ama aldırış etmeyin siz ona, ucunda güzel yemek var.

Da Capo Eiscafe: Havalar azıcık ısındı mı Almanların yapmaktan en çok hoşlandığı şey nedir? Tabii ki dondurma yemek. Sıcak günlerde önünde uzun sıralar olduğuna denk gelmenizin mümkün olduğu Da Capo Eiscafe Altmarkt’ta bulunuyor ve dondurmaları oldukça lezzetli. İster kapta veya külahta ister içeri oturup havalı sunumlarıyla yiyebilirsiniz dondurmanızı. Hava kapalıysa da üzülmeyin tatlıları ve kahveleri de oldukça başarılı. Bu arada Eiscafe dondurma satan yerlerin genel adı, örneğin Spree nehri kenarında yürürken de çok şirin bir Eiscafe’nin yanından geçeceksiniz, nehir kenarında oturup ayaklarınızı sallandırarak dondurma yiyebilirsiniz.

Caffeelatte: Şirin cupcakeleri ve güzel kahvesi tavsiye olunur. Kendisi Altmarkt’ta.

Mini sözlük: Özellikle dondurma/kahve vs alırken sorulması muhtemel, burada mı yiyeceksiniz yoksa yanınızda mı götüreceksiniz sorusuna cevaben:

zu mitnehmen (su mit-neğmın, böyle yazınca da çok komik oldu): take away

hier: anlaşılacağı üzere “burada”

bar

Primawetter: Yine güzel havalar için güzel bir bar, Almanların mekanları plaj konseptli yapma furyasının bir ürünü kendisi de. Kumların üzerinde ahşap masalarda ya da armutlarda oturup keyif yapabileceğiniz, çoğunlukla öğrencilerin geldiği bir mekan.

Mosquito: Altmarkt’ta tam meydanda güzel sohbetle geçirilen keyifli zamanınıza güzel atmosferi ve kokteyleriyle eşlik edebilir. Aynı zamanda bir restoran ama ben yemeklerini hiç denemedim.

Don’t Tell Mama: Bir nargile bar olan mekanımızın şaşırtıcı şekilde kokteylleri de oldukça başarılı. Tahmin edin nerede? Tabii ki Altmarkt.

Galerie Fango: Aynı zamanda duvarlarındaki tablolarıyla bir sanat galerisi fakat güzel ortamı ve “yine” kum zeminiyle (ki burası bir de iç mekan) sıcacık bir bar.

Bunun dışında gece kulüpleri var şehirde ama aylık kültürel programı almanızı öneririm çünkü genelde her gece yalnızca bir gece kulübünün programı oluyor.

Ya da gündüz saatleriyse bir süpermarketten (ki bu muhtemelen Spree Galerie’deki Edeka ya da Blechen Carre’deki Penny) ucuza çok güzel bir bira alıp, hatta Spree Galerie’deysek Mamma Mia’dan da dilim pizzamızı alıp Puschkin Park’ta ya da üniversite kampüsünde yayılarak keyif yapabiliriz. Umuyorum ki ılık bira içmekle ilgili alıp vermediğiniz bir durum yoktur, çünkü süpermarketlerde biralar dolaplarda satılmıyor.

Öncelikle bilmeniz lazım ki süpermarketlerin kapanış saatleri değişmekle birlikte genellikle 8’dir ve bu saatten sonra Spree Galerie’deki pizzacı da kapanıyor.

Oldu ki biranızı soğuk içmek istediniz veya akşam marketler kapandıktan sonra bu hareketi yapmaya karar verdiniz.Bu durumda imdadınıza Cotti yetişiyor, sahibi her Alman kentinde olduğu gibi Türk. Süpermarketlerden haliyle biraz daha pahalı ama soğuk bira, cips ve hatta çekirdek bile alabilirsiniz tüm gece.

gunbatimi

Özellikle yazın günlerin ve dolayısıyla gün batımlarının uzun sürmesi çok güzel manzaraların ortaya çıkmasını sağlıyor, tadını çıkarın efenim!

Erasmus günlerim geldi aklıma duygulandım, güzel günlerdi tabii! Fırsatı olan herkese de öneririm gidin bir dönem-iki dönem fark etmez böyle bir uluslararası deneyimi yaşayın.

Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar, daha da ne olsun neredeyse Beşiktaş’ın yarısı kadar şehri uzun uzun anlattım. Buradan da kıssadan hisse; şehir küçükmüş vs diye düşünerek seçmeyin gideceğiniz yerleri, en fazla 1-2 hafta sonra insan alışıyor özellikle de rahata ve huzura!